Klasik İktisatçılar: Adam Smith
- İktisadi Düşünce Tarihi Dergisi
- 6 Ağu 2024
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 13 Şub
Adam Smith, klasik iktisadın kurucusu olarak kabul edilen ve ekonomik düşünce tarihinde büyük bir etkiye sahip olan bir filozoftur. 1776 yılında yayınladığı Ulusların Zenginliği adlı eseri, modern ekonominin temel taşlarından biri olmuş ve ekonomik sistemlerin nasıl işlediğine dair kapsamlı bir çerçeve sunmuştur. Klasik iktisadın temel ilkeleri, Smith’in serbest piyasa ekonomisi, iş bölümü, görünmez el doktrini ve devletin ekonomik hayattaki rolü konularındaki görüşleri etrafında şekillenmiştir.
Smith’in ekonomik anlayışı, bireylerin kendi çıkarlarını takip ederek toplumun genel refahına katkı sağladığını öne süren "görünmez el" metaforuna dayanıyordu. Ona göre, piyasa ekonomisi kendi içinde bir dengeye sahiptir ve devlet müdahalesi olmadan da etkili bir şekilde çalışabilir. Bireyler, kendi kazançlarını artırmak için rekabet ederken, bu süreç doğal olarak toplumun genel refahını yükseltir. Smith, ekonomik düzenin piyasa mekanizması tarafından sağlanabileceğini ve bu nedenle devletin ekonomiye mümkün olduğunca az müdahale etmesi gerektiğini savunmuştur.
Sanayi Devrimi’nin başlangıç dönemlerinde yaşayan Smith, emeğin verimliliğini artıran en önemli unsurun iş bölümü olduğunu düşünüyordu. İş bölümünün, üretim sürecini daha verimli hale getirdiğini ve toplam üretimi büyük ölçüde artırdığını toplu iğne yapımı örneğiyle açıklamıştır. Bir işçinin tek başına günde yalnızca birkaç iğne üretebileceğini ancak iş bölümü sayesinde bir atölyede çalışan işçilerin üretim miktarının binlerce kat artabileceğini öne sürmüştür. İş bölümü, hem uzmanlaşmayı teşvik eder hem de üretim sürecindeki verimsizlikleri azaltarak toplumun genel refah seviyesini yükseltir.
Smith’in ekonomik düşüncesinin temel taşlarından biri üretken ve üretken olmayan emek ayrımıdır. Ona göre, üretken emek, maddi malların üretimini sağlayan emektir ve ekonomik büyümeye doğrudan katkı sunar. Örneğin, bir marangozun yaptığı mobilya, yeni bir ekonomik değer yaratır ve satılabilir bir maldır. Buna karşılık, hizmet sektöründe çalışanlar, yani öğretmenler, sanatçılar ve devlet memurları gibi meslek grupları, üretken olmayan emek olarak kabul edilmiştir. Smith’e göre, bu tür işler, doğrudan ekonomik büyümeye katkıda bulunmaz çünkü ortaya çıkan ürün somut bir değer taşımaz ve yeniden satılamaz. Ancak bu görüş zaman içinde büyük eleştiriler almış ve modern ekonomide hizmet sektörünün de üretken olduğu kabul edilmiştir.
Klasik iktisatçılar, Say Kanunu olarak bilinen görüş çerçevesinde, toplam arzın kendi talebini yaratacağını ve dolayısıyla üretimin ekonomi için en önemli faktör olduğunu savunmuşlardır. Smith, üretimi artırmanın en önemli yolunun sermaye birikimi olduğunu ve bu sermaye birikiminin de iş bölümünü teşvik edeceğini öne sürmüştür. Ekonomik büyümenin temel dinamikleri olarak emeğin verimliliği ve sermaye birikimi üzerinde durmuş, tasarrufların yatırım yoluyla üretimi artıracağını ifade etmiştir.
Devletin ekonomi üzerindeki rolü konusunda oldukça liberal bir yaklaşım sergileyen Smith, devletin yalnızca temel işlevleri yerine getirmesi gerektiğini savunmuştur. Ona göre devletin üç temel görevi vardır: adaleti sağlamak, savunmayı güvence altına almak ve kamu hizmetlerini düzenlemek. Devletin ekonomiye doğrudan müdahale etmesi yerine, girişimcilerin serbestçe faaliyet göstermesine izin verilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu düşünce, “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” (laissez-faire) anlayışını destekleyen en önemli argümanlardan biri olmuştur.
Smith’in ekonomik görüşleri, özellikle sanayileşmenin hız kazandığı 18. ve 19. yüzyıllarda büyük yankı uyandırmış ve kapitalist ekonomik sistemin temel taşlarından biri olmuştur. Ancak Smith’in görüşleri, bazı yönleriyle zaman içinde eleştirilmiş ve geliştirilmiştir. Örneğin, serbest piyasa ekonomisinin her zaman istikrarlı ve adil sonuçlar doğurmadığı, ekonomik krizler ve eşitsizlik gibi sorunların piyasanın kendi başına çözemeyeceği durumlar yaratabileceği ileri sürülmüştür.
John Maynard Keynes gibi 20. yüzyıl ekonomistleri, devlet müdahalesinin ekonomiyi istikrarlı hale getirmede önemli bir rol oynayabileceğini savunmuş ve Smith’in devletin rolünü sınırlayan anlayışına eleştirel bir yaklaşım getirmiştir. Ancak Smith’in piyasa ekonomisine dair temel ilkeleri, günümüzde hâlâ modern ekonomik politikaların temelini oluşturmaktadır.
Adam Smith’in ulusların zenginleşmesiyle ilgili teorisi, yalnızca üretim ve iş bölümü ile sınırlı değildir. Ona göre, ulusların zenginliği, bireylerin özgürce çalışmasına, ticaretin serbestçe yapılmasına ve piyasa mekanizmasının etkili bir şekilde işlemesine bağlıdır. Korumacı politikaların ekonomiyi zayıflattığını ve serbest ticaretin uzun vadede tüm taraflara fayda sağlayacağını savunmuştur. Bu bağlamda, merkantilistlerin dış ticareti kısıtlayıcı politikalarına karşı çıkarak serbest ticaretin önemini vurgulamıştır.
Smith’in görüşleri, 19. yüzyılda sanayileşme ve ticaretin yaygınlaşmasıyla birlikte birçok ülkede ekonomik politikaların belirlenmesinde önemli bir referans noktası olmuştur. Özellikle İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde, serbest piyasa ekonomisinin benimsenmesi ve devletin ekonomik faaliyetlerdeki rolünün sınırlandırılması, Smith’in fikirlerinin güçlü bir etkisi olduğunu göstermektedir.
Günümüzde Adam Smith’in ekonomik görüşleri, serbest piyasa sisteminin temel ilkelerini oluşturmaya devam etmektedir. Küreselleşen ekonomide devletlerin piyasalara doğrudan müdahalesi hala tartışmalı bir konu olsa da, Smith’in ortaya koyduğu piyasa mekanizması, rekabetin ekonomik büyüme ve inovasyonu teşvik etmedeki rolü gibi kavramlar, hâlâ ekonomi politikalarının merkezinde yer almaktadır.
Smith’in iş bölümü, üretken emek, görünmez el doktrini ve serbest piyasa anlayışı, günümüz ekonomik sistemlerinde hâlâ güçlü bir şekilde etkisini sürdüren fikirlerdir. Onun düşünceleri, kapitalizmin temel taşlarını oluşturmuş ve modern ekonominin şekillenmesine katkıda bulunmuştur. 18. yüzyılda ortaya koyduğu bu fikirler, günümüz ekonomik sorunlarını anlamada ve çözüm yolları geliştirmede önemli bir rehber olmaya devam etmektedir.
Kaynakça
Blaug, M. (1997). Economic Theory in Retrospect. Cambridge: Cambridge University Press.
Fleischacker, S. (2004). On Adam Smith's Wealth of Nations: A Philosophical Companion. Princeton: Princeton University Press.
Keynes, J. M. (1936). The General Theory of Employment, Interest and Money. Macmillan.
Rosenberg, N. (1968). Adam Smith and the Division of Labor: Two Views or One? Economica, 35(4), 75-84.
Skidelsky, R. (1992). John Maynard Keynes: Hopes Betrayed. London: Macmillan.
Stiglitz, J. (2002). Globalization and Its Discontents. New York: W.W. Norton & Company.
Winch, D. (1978). Adam Smith’s Politics: An Essay in Historiographic Revision. Cambridge: Cambridge University Press.
Comments